Ansiyete
Anksiyete Nedir?
Anksiyete ya da yaygın kullanılan isimleriyle; kaygı ve endişe, kişinin yaşamsal işlevlerini, iş ve sosyal hayatını olumsuz yönde etkiler. Kişi sadece kendine ait olan değil, bir ötekine, ülkeye, dünyaya dair birçok konuda kaygılanıp daimi stres altında hissedebilir. Kişide daima tetikte olma ihtiyacı yaratan bu duygulanım, genellikle bu durumu deneyimleyen kişi tarafından ‘normal’ kabul edilir ve psikolojik destek almaya karşı da mesafe ve kaygıyla yaklaşırlar.
Anksiyete Ataklarının Zararları Nelerdir?
Bastırılmış duyguların, geçmiş yaşam travmalarının veyahutta kişilik yapılanmalarının sebep olduğu anksiyete atakları, kişinin potansiyeline ulaşmasını engelleyebilir ve hatta yaşamdan veya yaşamın içindeki asansöre, uçağa binmek benzeri görece basit eylemlerden kişiyi alıkoyabilir.
Anksiyete Kimlerde Daha Sık Görülmektedir?
Anksiyete, cinsiyet olarak incelendiğinde, kadınlarda daha fazla rastlanan bir psikolojik rahatsızlık türüdür.
Ayrıca, baskı altında yetiştirilmiş çocuklarda da anksiyete görülürken; takdir görmeyen ve devamlı eleştirilerin hedefi olan bireylerde de anksiyeteye rastlanmaktadır.
Anksiyete Genetik midir?
Çocukluk çağında yaşanılan travmatik olaylar ve bireyin devamlı mutsuz hissetmesine neden olan ortamlar, anksiyeteyi tetikler. Ancak anksiyetenin, genetik faktörlere bağlı olduğu durumlarda olabilir.
Anksiyete Tedavisinde Amaç Nedir?
Psikoterapide bastırılmış duygu ve travmaların çalışılmasıyla kişinin endişeyle mücadele etme kapasitesi artarken, endişe kaynakları giderek geçerliliğini yitirir ve kişi yaşamsal faaliyetlere daha kolay adapte olarak, kendi potansiyeline ulaşabilir.
Anksiyete Bozukluklarının Türleri Nelerdir?
• Genelleştirilmiş Anksiyete Bozukluğu: Ortada herhangi bir sebep yokken, bireyin kendisini aşırı kaygılı hissetmesine ‘Genelleştirilmiş Anksiyete Bozukluğu’ denir.
Bu kaygı türünü taşıyan bireyler için yaşamda asla hata payı olmamalıdır. Çünkü onların gözünde yapılan hataların telafisi, yok denecek kadar azdır. Hem her şeyi kontrol altında tutmak isterler hem de hiçbir şeyin denetimi kendilerinde değilmişçesine sürekli karamsar bir ruh haliyle yaşamlarını sürdürürler.
Genelleştirilmiş Anksiyete Bozukluğu Önlenebilir mi?
İçerisinde bulundukları aşırı kaygı halinin anormal düzeyde olduğunun bilincinde olsalar da, otokontrolleri asla bu durumu engelleyebilecek düzeyde olmaz. Bu durumun ortadan kalkması için profesyonel yardım gereklidir.
Bu endişe hali zaman zaman uykuya dalamama, yorgunluk ve kas ağrılarına neden olabilmektedir.
Panik Atak
Panik Atak Nedir?
Ruhumuzu hazırlıksız yakalayan büyük korku nöbetleri, bedenimize yansıttığı fiziksel belirtilerle rahatsızlık yaratır. Bu belirtiler; göğüste oluşan ağrı, ani ve yoğun ter, kalp atışlarının ritminde değişimler olarak sıralanabilir. Birçok panik atak hastası, bu semptomlarla yüzleştiğinde, kalp krizi geçiriyor hissine kapılabilir.
Panik Atak genelde yaşanmış başka bir travmanın dışa vurumudur.
Kişi yaşadığı olayı travma olarak adlandırmasa dahi, çoğu zaman bir yaşanmışlığa verilen endişe tepkisidir.
Panik Atak kişinin yaşam kalitesini düşüren, yaşanan yoğun endişe sebebiyle strese ve erken yaşlanmaya sebep olabilir.
Psikoterapi ile atakların düşürdüğü yaşam kalitenizi tekrar yükseltebilir, stres içinde yaşamaktan kurtulabilirsiniz.
Panik Atak Nedenleri Nelerdir?
Panik atak tanısı, fiziksel belirtilerle kendisini gösterdiği halde, nedenlerini kavramak için kesin tanı tam olarak mümkün değildir.
Ancak panik atağın sıklıkla rastlanan nedenleri arasında yas veya kayba bağlı travmaların yer aldığını belirtmekte fayda vardır.
Panik atağa neden olabilecek bir diğer etken de, beyin nöronlarında yaşanan dönemsel dengesizliklerdir.
Panik Atak Belirtileri Nelerdir?
• Tuvalete gitme isteği
• Vücutta hissedilen yüksek ateş
• Terleme ve üşüme hali
• Ruhu beden ayrılmış hissetmek
• Baş dönmesi
• Mide bulantısı
• Bayılacak kadar bitkin hissetme
• Nefes alamamaya bağlı gelişen boğulma kaygısı
• Ölüm korkusu ile dehşete düşmek
• Titreme
• Göğüse aniden yerleşen şiddetli ağrı
• Kalp ritminde düzensizlik
• Kulak çınlaması
Panik Atak Ne Kadar Sürer?
Panik atak genellikle en az 5 en fazla 20 dakika sürse de, daha sıra dışı vakalarda, 1 saati bulduğu görülebilir.
Panik Atak ile Nasıl Baş Edilir?
• Atak geldiğinde bulunduğunuz bölgeden ayrılmamaya gayret edin.
• Sakince derin nefesler alıp verin.
• Yaşamınızda size huzur veren ayrıntıları anımsayın.
• Atağın sizi bırakacağı gerçeğini unutmayın.
• Uzun vadede atak anlarını yönetebilmek için nefes tekniklerini öğrenmekte fayda vardır.
• Ayrıca tükettiğimiz besinlerin de zaman zaman atakları tetikleyici olduğunu unutmamalıyız. Alkol, kafein, sigara, şekerli yiyecek ve içecekler panik atak riskini artırabilmektedir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk
Obsesif Kompulsif Bozukluk Nedir?
OKB kısaltmasıyla da kullanılan obsesif kompulsif bozukluk, beyindeki kimyasal değişimlerin neden olduğu, nörobiyolojik bir rahatsızlıktır. Özellikle çocuk ve gençlerde rastlanan bu hastalık, takıntı bozukluğu olarak da bilinmektedir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk rahatsız edici düşünce, istek, hayal ve duyguların takıntı halini alarak bireyin bunların getirdiği sıkıntıyı azaltmak için bazı hareketleri tekrar tekrar yaptığı rahatsızlığa denilmektedir. Oldukça sık görülen bir kaygı bozukluğu çeşididir.
Obsesyon ve kompulsiyon olarak iki ana gruba ayrılır. Rahatsız edici düşünce, istek veya hayallere obsesyon/takıntı denilmekte, bu takıntıların üstesinden gelebilmek için aynı hareketleri tekrar tekrar yapmaya ise kompulsiyon/zorlantı denilmektedir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Neden Olur?
Obsesif kompulsif bozukluk rahatsızlığında hem biyolojik hem de çevresel faktörlerin rol aldığını söyleyebiliriz.
Biyolojik faktör olarak OKB hastalarının beyinlerinin belli başlı bölümlerinin aşırı aktif olması ve hastanın atak geçirdiğinde beynindeki bu hareketliliğin zirveye çıkması tetikleyicidir.
Çevresel faktörler ise şu şekilde sıralanabilir:
• Hayat tarzında değişimler
• Sağlık problemleri
• Yas
• İkili ilişkilerde yaşanan problemler
• İş/Okul hayatındaki pürüzler
• Taciz
Obsesif Kompulsif Bozukluk Belirtileri Nelerdir?
• Kirlenmekten korkmak
• Her koşulda düzen ve asimetri isteği
• Değer verdiği insanların zarar görmesine dair düşünceler içinde yaşamak
• Başkasının dokunduğu nesnelere el sürememek
• Temastan kaçınmak
• Her şeyi denetim altında tutma ihtiyacı
• Her şeyi sayma
• Devamlı duş alma isteği
• Ocak, kapı gibi şeylerin kapandığından emin olmaya çalışmak
• Kelimeleri sık sık içinden tekrarlamak
Obsesif Kompulsif Hastalığı Kendiliğinden Geçer mi?
Obsesif Kompulsif Bozukluk, tedavi edilmediği müddetçe kendiliğinden geçmeyebilir. Terapilerin, iyileşme sürecine büyük katkısı vardır.
Davranış terapilerinde OKB hastalarındaki takıntılı düşünceleri minimuma indirmeye yönelik tedaviler uygulanır.
İlaç tedavisinde ise hastaların beyin süreçlerine müdahale söz konusudur. İlaçlar, beyindeki serotonin seviyelerini artırmak için tercih edilir.
Fobiler
Fobi Nedir?
Kişinin, çeşitli durum, olay ve varlıklara karşı geliştirdiği korkulara fobi denmektedir. İnsan doğası gereği onu hasta eden, korkutan ya da ona zarar veren nesne ve canlılardan korkar; bu dürtü kişinin tehlikelerden korunmasına yardımcı olsa da bazı fobiler hayattaki işlevselliğimizi olumsuz etkiler.
Fobiler Neden Olur?
Fobiler, ekseriyetle çocukluk döneminde başlayan ve bireyi irrite eden deneyimlere bağlı olarak gelişen davranışlardır. Ancak bazı fobilerin, zaman zaman genetik yatkınlıktan kaynaklandığını da belirtmekte fayda vardır.
Terapi eşliğinde fobilerinizden kurtulabilir, altında yatan sebepleri anlamlandırabilir veya çözümleyebilirsiniz.
Fobi Çeşitleri Nelerdir?
Fobiler, kendi içerisinde pek çok gruba ayrılır. Bunlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Anatidaefobi: Ördek tarafından izleniyor düşüncesi
Agirofobi: Karşıdan karşıya geçme korkusu
Panfobi: Her an bir kötülüğe uğrama korkusu
Ranidafobi: Kurbağalardan korkmak
Ksantofobi: Belli renklere duyulan tedirginlik
Obesofobi: Şişmanlık fobisi
Pogonofobi: Sakal veya sakallı insan görme korkusu
Halitofobi: Kötü nefes fobisi
Globofobi: Balon fobisi
Jinefobi: Kadınlardan korkma fobisi
Seksofobi: Cinsel aktivitelerden veya cinsel organdan korkma hali
Aritmofobi: Sayı fobisi
Nomofobi: Telefonsuz kalmaktan korkma durumu
Tafefobi: Mezardan veya diri diri gömülmekten korkmak
Teknofobi: Teknolojinin gelişiminden korkmak
Sosyal Anksiyete Bozukluğu / Sosyal Fobi
Sosyal Fobi Nedir?
Toplum tarafından yargılanma korkusu nedeniyle oluşan aşırı stres, kişiye kalabalığa karışma veya ikili ilişkiler kurma anlamında zorluklar yaşatır.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu Neden Olur?
Yapılan araştırmalar, sosyal fobinin, sonradan öğrenilmiş bir davranış türü olduğuna dair sonuçlar ortaya koymaktadır.
Birey, kendisini utanç verici duruma düşüren bir davranış sonrası, yargılanma, alay edilme, aşağılanma, gözlem altında olma hissiyatı geliştirebilir.
Ayrıca aile içinde yaşanan çatışmalar, travmalar ve istismar da, sosyal fobiyi tetikleyen etkenler arasındadır.
Bireylerin çeşitli hastalıklar veya bir başka etkenin neden olduğu, dış görüntüsünü etkileyen sebepler neticesiyle de dikkat çekmekten kaçınması, sosyal fobiye sebep olabilmektedir.
Ayrılık Kaygısı Bozukluğu
Ayrılık Kaygısı Bozukluğu Nedir?
Değer verilen kişilerin, fiziksel veya duygusal anlamda uzaklaşmasından endişe duyulması durumudur. Bu kaygı türünü taşıyan bireyler, sevdikleri insanlar tarafından terk edilme korkusu yaşarlar.
Ayrılık Kaygısı Bozukluğu Neden Olur?
• Aşırı koruyucu ebeveyn
• Ailede ruhsal veya fiziksel sağlık problemleri
• Yas
• Aile içi problemler
• Şehir, iş, okul değişikliği
• Travmatik durumlar
• Zorbalığa uğramak
Seçici Dilsizlik / Selektif Mutizm
Seçici Dilsizlik Nedir?
Özellikle çocuklarda rastlanan bu kaygı çeşidinde, aileyle normal bir şekilde iletişim kurulurken, dış dünyadaki diğer bireylere karşı suskunluk ve içe kapanma hali hakimdir.
Seçici Dilsizlik Neden Olur?
Seçici Dilsizlik problemi yaşayan bireyler, ekseriyetle genetik bir kaygı taşısalar da, utangaç karakteristik özellikler de seçici dilsizlik oluşumuna zemin hazırlayabilir.
Seçici Dilsizlik Belirtileri Nelerdir?
• Ev içerisinde ve aile ortamında dilediğince konuşurken, dış dünyaya kendini kapatmak, suskunlaşmak
• Anne-baba dışındaki herhangi bir yetişkinle konuşamamak
• Yaşıtlarla konuşmada zorlanmak
• Duygu ve düşüncelerini ifade ederken, sözcükler yerine jest ve mimiklerini kullanmayı tercih etmek
Seçici Dilsizlik Tedavisi Gecikirse Neler Olabilir?
• Kaygı düzeyinde ciddi artış yaşanır.
• Anksiyetenin diğer türleri oluşabilir.
• Sosyalleşme korkusu günbegün artar.
• Özgüven düşüklüğü ve kendini suçlu hissetme hali oluşabilir.
• Okul, iş gibi alanlarda başarısızlıklar yaşanabilir.
Seçici Dilsizlik belirtileri, bireye uygun terapiler eşliğinde tedavi edilebilir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Travma Sonrası Stres Bozukluğu Nedir?
Büyük bir travmayla karşılaşıp etkisinde kaldığımızda, travmayı hatırlatan etkenlerden kaçınma, travmada yaşadığın duyguları rüyada ya da günlük hayatta tekrar deneyimleme, sürekli tehdit altında hissetme gibi belirtiler görülüyorsa travma etkisi derinleşmeden terapiye başlanmalıdır.
Geçmişte yaşanmış atlatılamayan travmalar da bu belirtilere sebep olabilir, terapide çalışılabilir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?
Travma sonrası stres bozukluğunun nedenleri kesin olmamakla beraber, en sık karşılaşılan sebepler şöyle sıralanabilmektedir:
• Doğal afetlere bağlı travmalar
• İşkence
• Taciz
• Tecavüz
• Şiddet
• Ayrılık
• Kaza
• Ölümcül hastalıklar
• Yas